Gönderen erfavr zaman: Pazar, Ağustos 24, 2008 0 yorum
heey sen
sevdiğin insanları neden seviyorsun hiç düşündün mü?
senin istediğin gibi oldukları için mi?
yoksa kendisi gibi oldukları için mi?
Gönderen erfavr zaman: Cumartesi, Ağustos 23, 2008 1 yorum
alkolik halüsinasyonlar
dört beş kişi vardık.. ekmek, şarap, sen, ben, bi de sabahın dördü vardı. oturduk içtik. şarap bitti. ekmeği de meze yaptık. sen gittin. sabahın dördü geçti.
sonra oturduk içtik. kalabalıktık bu sefer. erkin koray ve gökteki yıldızlar... bi kaç yıldız kaydı dileksiz, ziyan oldu.
sonra şenlik dağıldı.. bir acı yel kaldı bahçede yanlız.. mahur, beste, müjgan, ben.. oturduk içtik.. ağlaştık biraz belki..
sonra oturduk içtik küfrettik nara attık. iki kişiydik. müslüm gürses vardı. benim sesim daha gürdü. ben söyledim o dinledi.
sonra daha da içtik. iki kişiydik yine. bir ben vardım birde benden içeri. bi ara biri daha geliyordu masaya yürüyerek. ne güzel yürüyorsun dedim. yürüdü gitti. ben öyle demek istemedim.
Gönderen erfavr zaman: Salı, Ağustos 19, 2008 0 yorum
zahmet etmişsin, söyleseydin ben kazardım kendi mezarımı?!.. böyle delikanlı sözler zırvalarım icabında. ne gereği var. söyledimmi ne kıymeti var? istesem kedi gibi mıyaklayabilirdim de. insan zaman zaman acı çeken bi yaratıktır.. ama canı yanınca mıyaklamak kedilere özgü. karışmasın birbirine dedim. istesem düzineyle kafiye düzerdim.. istesem düzerdim. pembe düşler mahallesinden ev bile düzerdim. at şeyine kelebek kondurmanın alemi yok dedim. istesem tekel bayisine gidip; "nedir lan bu şarap fiyatları? yıllanmış şarapmı satıyonuz hamınakoyiim" derdim. bayiye borç takmak daha mantıklı geldi. istesem allaha isyan ederdim. en kolayı. ya da devlete küfrederdim. o daha zor. ağzımı bozmayayım şimdi dedim. istesem öteki alemlerden günyüzü görmemiş cümleler ihraç ederdim. gel gör ki; ayarım kayık, düzenim düzük, sesim sızık, saçım dolaşık, kalemim kaçık... yazdım farzet.
Gönderen erfavr zaman: Salı, Ağustos 05, 2008 0 yorum
boşluktan gelen sesler....
bu boşluk neyin nesidir bilmem......... boşluğun yerinde bişeylermi olması gerekirdi ya da boşluk muydu aslolan......... ama artık çapı hesaplanamaz sonsuz bir boşluktur senin içini dolduran... elle tutulmaz........ belki kaybolur yada bu boşluk doldurulur...... zamanla yitirilenin yerine yenileri konulur.......... zaman herşeyin ilacı...... yan etkisi saç dökülmesi..... boşluğun geçmesini beklerken geçen zamandır artık yitirdiğin........ zamanın ilacı olmaz..... amansız...... ve boşluk amansız,,,, zamansız,,,,,, hiç bişeysiz,,,,,, kimsesizdir..... bu yüzden yanlızlığında kendine bile yer yoktur........ ağacın yeşerdikçe kurtlanması bir çelişkidir ki aklım almaz........ ama ağaç pek tınlamaz, bahara bakar.......... kuruyan birkaç çiçek mevsimleri ırgalamaz....... zaman kışa doğru geri sayımını başlatmıştır baharın ilk gününden...... zamanla boşluklar boşalır........ koca bir boşluk kalır sana...... kış uykundan armağan........ uyandığında saatin çalmasına beş vardır daha......... yatağından doğrulup alarmını kapatırsın.......... sen mi saati uyandırıyorsun yoksa o mu seni....... ulan saat bi günde benden önce uyan bi işe yara be.......... okkalı bi küfür sallarsın boşluğa doğru......... sesin yankılanıp döner........... boşluğun sesidir kulağında çınlayan....... başka kimsede ses yok..
Gönderen erfavr zaman: Pazartesi, Ağustos 04, 2008 0 yorum